Çin, ekonomik sorunlarının sebeplerine değil, semptomlarına müdahale ediyor
Çin’in liderleri, tüketici ve yatırımcı güveninde istikrarlı bir erozyonun görüldüğü ekonomik raporların ardından ülkenin karşı karşıya olduğu zorlukları nihayet kabul etmeye başladı. Geçen hafta, Çin’in merkez bankası para politikasını hafifletirken ve hisse senedi piyasasını desteklemek için olağanüstü önlemler açıklarken, Politbüro hükümet harcamalarını artırmayı taahhüt etti.
Tüccarlar ve yatırımcılar, açıklamalara coşkuyla yanıt verdi. Temel CSI 300 endeksi, 2008’den bu yana en iyi haftasını yaşadı ve ralli bu hafta da sürdü. Bloomberg’e göre, hisse senedi piyasası artık teknik olarak bir boğa piyasasında ve yaklaşık %25 artış gösteriyor.
Daha önce, Çin’in hisse senedi piyasaları, 2021’in başlarında zirvelerinden %45 oranında düştükten sonra küresel piyasalardaki en kötü performans gösterenler arasındaydı. Bank of America’nın en son Global Fund Manager Anketi, Çin için büyüme beklentilerinin üç yılın en düşük seviyesinde olduğunu ve araştırdığı yatırımcılar arasında “Çin’den kaçının” temasının en büyük konulardan biri olduğunu gösterdi.
Politika değişikliği, başkentler piyasalarını istikrara kavuşturmak için bir dizi önlem duyuran Çin’in merkez bankasının bir araç kutusu açıklamasıyla başladı. Bu önlemler arasında, temel faiz oranı ve rezerv gereksinim oranında eşzamanlı kesintiler ve hisse senetlerini artırmak için piyasa katılımcılarına 100 milyar doların üzerinde bir yeni kaynak bulunuyordu. Bu, sermaye piyasalarını desteklemek amacıyla kullanılan böylesi bir hareketin ilk kez gerçekleştiği anlamına geliyordu.
İki gün sonra, Devlet Başkanı Xi Jinping, özel Politbüro toplantısı yaparak bir söz vererek mevcut emlak piyasasını istikrara kavuşturma sözünde bulundu. Reuters’a göre, hükümet ek olarak 284 milyar dolarlık tahvil ihracı yapacak ki bu, GSYİH’nin yaklaşık %1.5’ine eşdeğerdir. Gelirin yarısı yerel yönetimleri desteklemek için kullanılırken diğer yarısı hanehalkı ve işletmelerin harcamalarını teşvik edecektir.
Bu durum, Ağustos ayında yeni konut fiyatlarının son 10 yıldaki en hızlı hızda düştüğü bildirilen bir dönemde gerçekleşti. Hükümet istatistikleri, yeni ve mevcut konut fiyatlarının son üç yılda sırasıyla %5 ve %8 oranında düştüğünü gösteriyor.
Olumculardan hükümetin 2008 küresel finansal krizi sırasında kullandığı “bazuka” paketi için destek aldığını belirtiyor. Başlangıçtaki teşvik, 568 milyar doların üzerindeyken, sonunda yaklaşık 1.34 trilyon dolara ulaştı ve Çin’in 2009-2010’daki küresel toparlanmada öncü rol oynaması genellikle bununla ilişkilendiriliyor. Bu deneyim, Çin gözlemcilerinin şu anda ek teşvik talep etmelerinin ana nedeni olarak ortaya çıkıyor.
Ancak, önde gelen yatırımcılar arasında farklı görüşler bulunuyor.
ABD’li fon müdürü David Tepper, Çin’in ucuz hisse senetlerini göz önünde bulundurarak paketi “her şeyi al” anı olarak nitelendirdi. Ancak hedge fon müdürü Ray Dalio, Çin hükümetinin, ekonomisini alt üst eden yapısal borç sorununu ele almak için bir dizi “zorlu ve acılı değişiklik” yapması gereken “bir yol ayrımına geldiğini” belirtti.
Benim görüşüm, yatırımcıların dikkatli olması gerektiği yönünde. Önlemlerin beklentileri aştığı ve politika yapıcıların Çin’in ekonomik sorunlarını ele almak için zaman kazanmalarını sağladığından hisse senedi rallisinin bir süre devam edeceği muhtemel.
Ancak, Çin’in döngüsel bir yavaşlamadan ziyade yapısal sorunlar yaşadığı görüşünde olmama rağmen, bu sorunların temel ekonomik reformların yapılarak düzeltilmesi gerekeceği noktasında şüphelerim var.
Bloomberg’den John Authers, Çin’in artık Japonya’nın 1990’larda yaşadığı “bilanço dengesi resesyonu” belirtileri gösterdiğini gözlemliyor. Çin, son on yılda hanehalkı borcunun %140’a ulaşarak harcanabilir gelirin iki katından fazla arttığı uzun bir emlak düşüşü ve büyük bir borç yükü dönemi geçirdi. Deflasyon baskıları da, borç yükünü azaltmak için tersine çevrilmeleri gereken bir noktaya geldi.
Martin Wolf, Çin’in tarihinde kritik bir noktada bulunduğunu değerlendiriyor ve Japonya gibi tüketimi artırması ve yatırıma olan bağımlılığını azaltması gerektiğini savunuyor. Çin’in ulusal tasarruf oranının gelişmiş ölçekte ve büyüklükteki herhangi bir ülke için tarihinde en yüksek seviyede olduğunu iddia ediyor.
Bu durumu değiştirmenin yollarından biri, hanehalklarının tasarrufunun %70’ini oluşturan emlak gibi kayaanlara olan bağımlılığını azaltmak için sosyal güvenlik ağını güçlendirmektir. Ancak hükümet bunu yapmak konusunda isteksiz görünüyor. Sonuç olarak, stratejisi, hem ABD hem de Avrupa Birliği’nin imalat sektörlerini korumak için daha yüksek tarifeler uyguladığı dönemde Çin’in ürünlerine olan talebi artırmak üzerine yoğunlaşmış durumda.